2020-04-03

Marka Hakkına Bağlı Aktif Kullanımın Önemi

MARKA HAKKINA BAĞLI AKTİF KULLANIMIN ÖNEMİ

Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması yoluyla, kişi adları, şekiller, harfler, sayılar, vb. unsurlar veya benzer biçimde ifade edilebilen işaret olarak tanımlanabilecek “markalar”, mal veya ambalajları ile birlikte tescil ettirilebileceklerinden, marka sahiplerine “inhisari (tekelci) bir hak” sağlamaktadırlar.

Söz konusu “hak” ile “marka üzerindeki her türlü tasarruf yetkisi (geri çekme, devretme, lisans verme, vs.)” marka sahibinin olmakla beraber, söz konusu hakkın kaybedilmemesi için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi; koruma hakkı (genel itibariyle 10 yıl) bittikten sonra “marka tescilinin yenilenmesi” ve diğer bir önemli husus da “markanın aktif olarak kullanılması” gerekliliğidir.

Tescil ile kazanılmış “marka hakkı”, sadece tescil süresi içerisinde geçerli olmakla beraber, koruma süresi sonunda marka tescili kanunen belirtilen süreler içerisinde (tescilin sona erdiği tarihten 6 ay önce ve 6 ay sonra) yenilenerek marka hakkının süresi uzatılabilmektedir. Ancak söz konusu marka tescilinin yenilenmemesi ile mevcut “marka hakkı” sona ermektedir.

Marka hakkını sona erdirebilecek bir diğer husus da “marka tescilinin iptalidir”. Söz konusu iptal marka sahibinin “geri çekme” talebiyle olabileceği gibi, 3. şahıslar tarafından marka tesciline karşı, kanunen belirtilen süreler içerisinde “iptal davası” başlatması ile de olabilmektedir. İptal davaları haksız rekabet, kötü niyet, vs. çeşitli sebepler öne sürülerek açılabilmektedir. Bununla birlikte en yaygın olarak başlatılan iptal işlemlerinden birisi “kullanılmamaya dayalı” iptal davasıdır.

Tüm dünya genelinde hemen her ülkenin kendine ait kanuni uygulamaları çerçevesinde, bir marka tesciline karşı “kullanılmamaya dayalı iptal davası” açma süreleri farklı olmakla beraber, genel itibariyle bir markaya karşı “3 yıllık” veya “5 yıllık” süreler içerisinde aktif olarak kullanılmadığı öne sürülerek iptal davası açılabilmektedir. Bu tarz davalar ile markanın kullanımı sorgulanmakta, marka sahibi tarafından markanın belirtilen süreler içerisinde aktif olarak kullanıldığının ispat edilememesi durumunda ise, “marka tescili iptal edilmekte” ve “marka hakkı” sona ermektedir.

Aktif marka kullanımına ilişkin olarak dünya genelinde çeşitli ülkelerde farklı prosedürler takip edilmektedir ve hemen her ülkenin kendine özgü usul ve esasları bulunmaktadır. Örneğin ABD’de tescil öncesi ve sonrası kullanım beyanı talep edilirken, Filipinler, Meksika, Kamboçya gibi ülkelerde kanunen belirlenmiş süreler içerisinde kullanım ispatı yapılması talep edilmektedir.

Sonuç olarak; yurtiçinde veya yurtdışında markanın tescil ettirilmesinin etkin koruma için tek başına yeterli olmadığını, kanuni zorunluluğa veya 3. şahısların açabileceği davalara ilişkin olarak tescilli markanın aktif bir şekilde kullanılması gerektiğini unutmamalıyız.

Sağlıklı ve sorunsuz günler dileklerimle …