26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Gününü Kutluyoruz
2000 yılından bu yana her yıl 26 Nisan’da kutlanan “Dünya Fikri Mülkiyet Günü” yaratıcılığı, inovasyonu ve yeniliği teşvik ederek fikri ve sınai mülkiyetin gelişme ve ilerlemedeki önemini vurguluyor.
26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Gününü Kutluyoruz
2000 yılından bu yana her yıl 26 Nisan’da kutlanan “Dünya Fikri Mülkiyet Günü” yaratıcılığı, inovasyonu ve yeniliği teşvik ederek fikri ve sınai mülkiyetin gelişme ve ilerlemedeki önemini vurguluyor. Her yıl Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından belirlenen farklı bir tema çerçevesinde kutlanan bu günün 2018 yılı için teması “Değişen Güç: Kadın Yeniliği ve Yaratıcılığı” olarak belirlenmiştir.
Fikri mülkiyetin ve buna bağlı gelişen, ilermeyi sağlayan her atılımın toplumsal birliktelik ve cinsiyet eşitliğiyle mümkün olduğunu hiçbir zaman ihmal etmemeliyiz. Tarih, toplumsal gelişmenin ve ilerlemenin, kadının zekâsı ve yeteneğiyle toplumdan soyutlanmadan, onun üretimde olması gerektiği zorunluluğunu her zaman göstermiştir. Kadına belirli cinsiyet rollerinin biçilmediği, onu ancak zekâsı ve yeteneğiyle biricikleştiren yaklaşımın, uygar bir toplumun gerekliliği olarak başat rol oynadığını biliyoruz.
Kadının yaratıcılığının, özgün, yenilikçi ve kendine has düşünme biçiminin bilim ve sanatta nasıl çığır açtığını görmekteyiz. Çok yakın bir zamanda aramızdan ayrılan Ursula K. Le Guin’in yaratıcı düşüncesinin bilim-kurgu romanına yaptığı açılımlardan tutun da Coco Chanel’in zorlu yaşamının ardından moda dünyasına sunduğu yenilikçi rahatlığa; araba camlarının sileceğini icat eden Mary Anderson’dan, ilk bilgisayar programını icat eden Ada Byron Lovelance’a; kurşun geçirmez yeleği icat eden Stephanie Kwolek’ten, radyoaktiviteyi keşfeden ve bunun dolayısıyla “bilim için ölen kadın” olarak adlandırılan Marie Cuire’e kadar, kadının yaratıcılığının onun insanlık tarihine bıraktığı eşsiz yeniliklerin çok geniş yelpazede olduğunu göstermektedir. Ülkemizde, neredeyse hiçbir imkâna sahip olmadan “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurarak binlerce oyunun sahnelenmesine ön ayak olan Ümmiye Koçak’ın yaratıcılığından ve azminden; astrofizik alanında geçtiğimiz yıl ABD’de doktora çalışmalarını yürüten Burçin Mutlu Pakdil’in, eşine az rastlanan çift halkalı galaksiyi keşfeden merakına ve çalışkanlığına dek, kadının insan ruhunun derinliklerinden evrenin derinliklerine ulaşan uçsuz bucaksız yaratıcılığı ve yenilikçiliği tüm insanlığa ilham ve umut veriyor.
Kadınları, erkeklerden ayrı kılan şeyin fiziksel gücün olmadığına; zekânın ve imkândan yoksun bırakılmadan beslenen yeteneğin olduğuna inanıyoruz. Toplumsal ve evrensel gelişmenin, hangi devirde ya da hangi şartlarda olduğuna bakılmaksızın kadına verilen değerde olduğuna inanarak fikri mülkiyetin cinsiyet eşitliğiyle mümkün olabileceğine inandığımız “Dünya Fikri Mülkiyet Günü”müz kutlu olsun!
Fikri mülkiyetin ve buna bağlı gelişen, ilermeyi sağlayan her atılımın toplumsal birliktelik ve cinsiyet eşitliğiyle mümkün olduğunu hiçbir zaman ihmal etmemeliyiz. Tarih, toplumsal gelişmenin ve ilerlemenin, kadının zekâsı ve yeteneğiyle toplumdan soyutlanmadan, onun üretimde olması gerektiği zorunluluğunu her zaman göstermiştir. Kadına belirli cinsiyet rollerinin biçilmediği, onu ancak zekâsı ve yeteneğiyle biricikleştiren yaklaşımın, uygar bir toplumun gerekliliği olarak başat rol oynadığını biliyoruz.
Kadının yaratıcılığının, özgün, yenilikçi ve kendine has düşünme biçiminin bilim ve sanatta nasıl çığır açtığını görmekteyiz. Çok yakın bir zamanda aramızdan ayrılan Ursula K. Le Guin’in yaratıcı düşüncesinin bilim-kurgu romanına yaptığı açılımlardan tutun da Coco Chanel’in zorlu yaşamının ardından moda dünyasına sunduğu yenilikçi rahatlığa; araba camlarının sileceğini icat eden Mary Anderson’dan, ilk bilgisayar programını icat eden Ada Byron Lovelance’a; kurşun geçirmez yeleği icat eden Stephanie Kwolek’ten, radyoaktiviteyi keşfeden ve bunun dolayısıyla “bilim için ölen kadın” olarak adlandırılan Marie Cuire’e kadar, kadının yaratıcılığının onun insanlık tarihine bıraktığı eşsiz yeniliklerin çok geniş yelpazede olduğunu göstermektedir. Ülkemizde, neredeyse hiçbir imkâna sahip olmadan “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurarak binlerce oyunun sahnelenmesine ön ayak olan Ümmiye Koçak’ın yaratıcılığından ve azminden; astrofizik alanında geçtiğimiz yıl ABD’de doktora çalışmalarını yürüten Burçin Mutlu Pakdil’in, eşine az rastlanan çift halkalı galaksiyi keşfeden merakına ve çalışkanlığına dek, kadının insan ruhunun derinliklerinden evrenin derinliklerine ulaşan uçsuz bucaksız yaratıcılığı ve yenilikçiliği tüm insanlığa ilham ve umut veriyor.
Kadınları, erkeklerden ayrı kılan şeyin fiziksel gücün olmadığına; zekânın ve imkândan yoksun bırakılmadan beslenen yeteneğin olduğuna inanıyoruz. Toplumsal ve evrensel gelişmenin, hangi devirde ya da hangi şartlarda olduğuna bakılmaksızın kadına verilen değerde olduğuna inanarak fikri mülkiyetin cinsiyet eşitliğiyle mümkün olabileceğine inandığımız “Dünya Fikri Mülkiyet Günü”müz kutlu olsun!